OYUN TERAPİSİ
Çocuklar ile yetişkinler gibi konuşarak iletişim kurmayı, oturup bize dertlerini anlatmalarını, bugün kendimi depresif hissediyorum ya da bu olaydan dolayı hayal kırıklığına uğradım gibi bilgiler vermelerini tam olarak onlardan bekleyemeyiz. Oyun, tüm çocukların ortak dilidir. İşte burada devreye, oyun terapisi girer.
Oyun terapisi, her birinin psikolojide belirli anlamları olan seçilmiş oyuncaklardan, özel bir oyun odasından ve çocukları gerçekten seven bir terapistten oluşur. Eğer çocukları sevmiyorsanız bu alanı seçmemelisiniz. Oyun terapistleri özeldir çünkü çocuğu birey olarak görürler, terapi boyunca dikkatleri hep çocuğun üzerindedir, çocuğun her kelimesi ve hareketi onlar için önemlidir, yeterince tarafsızdırlar – çocuğun bir birey olmasına izin verirler-, son olarak ise esnektirler, beklenmedik olayları kabul eder ve onlara uyum sağlarlar.
Oyun terapisinde, her oyuncağın belli sembolik anlamları ve oyuncak kategorileri vardır. Örneğin; bunlar gerçek hayat oyuncakları, agresyon boşaltan oyuncaklar, üretici- duygusal rahatlama oyuncakları vs.dir. Her oyuncak, sembolik anlam içerir. Bebek evi, bebek evi insanları ve kuklalar; insan ilişkileri, çatışma, kıskançlığı ifade ederken; hacı yatmaz, vahşi hayvanlar, silah, plastik bıçaklar gibi oyuncanlar zarar verme duygusunu temsil eder. Balığın, bilinç altındaki anlamının suçluluk duygusu olduğunu, oyun terapisi eğitimim sırasında öğrenmiştim ve bu bilgi bana oldukça ilgi çekici gelmişti. Örneğin, oyun terapisi seanslarında ısrarla mutfak malzemeleriyle oynayan bir çocuk için, bu durum duygusal doyurulma arzusunu temsil etmektedir. Soyut olan açlığı somut bir şekilde, sanki fizyolojik açlıkmış gibi terapi seansları sırasında dışa vurarak, çocuk üzerinde bir iyileşme gözlemlenir. Oyun terapisinde ki hedeflerden biri de budur. Çocuk, kendisine ve çevresine anlatamadığı travmaları, oyun odasında ki oyuncaklarla birlikte oynayarak tekrar tekrar yaşar, bilinç altındaki travmaları oyuncaklar yardımıyla bilinç düzeyine çıkarak onların temizlenmesini sağlar.
Axline(1969): ‘’İnsanın içinde kendini iyileştirme gücü vardır. Oyun terapisi ile çocuğun içindeki güç açığa çıkar. İyileştiren biz değiliz, biz yalnızca vasıtayız.’’
Çocukların yaşlarına göre oyuncak grupları değişiklik gösterirken, oyun terapisinin belirli aşamaları vardır; alıştırma, sınırların oluşumu, bağımlılık ve terapötik büyüme. Yönlendirici (Directive) ve Yönlendirici olmayan (Non-directive) oyun terapisi olarak ikiye ayrılır.
Yönlendirici oyun terapisinde; terapist aktif olup oyun eşliğinde ödül sistemi yardımıyla daha olumlu düşünce ve davranışların geliştirilmesini sağlar, yönlendirici olmayan oyun terapisinde ise çocuk aktif olup kendi doğal oyun alanında kendini ifade ederek oyunu yönlendirir. Kısa süreli oyun terapisi 10 seans ve üzeri sürerken uzun süreli terapi 1 yılı aşkın bir süreye çıkabilir. Yıkıcı davranış sorunu, inatçı- kural dinlemeyen, uyku- yemek bozuklukları, kaygı, ADHD, kardeş kıskançlığı, masturbasyon yapan çocuklar, patalojik yalan vb sorunlar yaşayan çocuklar ile oyun terapisi yapılabilir. Fakat oyun terapisinde kalıcı çözümler için ailenin terapiye ortak olması kesinlikle çok önemlidir. Bu da Filial terapi olarak adlandırılır.
Sonuç olarak, oyun terapisi, oyun yardımıyla çocuğun iç dünyasını anlamak, kendisini ifade etmesine yardım etmek , kişisel-duygusal-fiziksel-bilişsel ve sosyal yönden olumlu bir gelişim sağlamak için yaratıcı bir terapidir. Heldlmuth 1921’de oyun metaryallerini sağlayan ilk terapisttir ve Anna Freud 1946’da çocuklarla uyum sağlayabilmek için oyunu kullanmıştır. Eğer çocuğunuzun ruhsal dünyasını anlamanın yolunu arıyorsanız, onun oyunlarına dahil olarak işe başlayabilirsiniz.
Bilge Nur Yurdakul